İdlib’in özgürlüğüne kavuşması kesindir
Suriye Cumhurbaşkanının siyasi ve basın danışmanı Buseyna Şaban, ‘İdlib’in özgürleştirilmesi kesindir ve Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturamaz’ dedi.
Şaban, dün Lübnan el’Meyadin tv kanalına verdiği demeçte, İdlib ile ilgili dört anlaşma olduğunu ancak Türkiye tarafından uygulanmadığını belirterek, Ankara’nın İdlib anlaşmalarını kendi çıkarları doğrultusunda uyguladığını söyledi.
Suriye cumhurbaşkanının siyasi ve medya danışmanı, İdlib’in teröristlere bırakılamayacağını ve bu durumu önlemek için gerekli her adımı atacaklarını söyledi.
Şaban, Polonya’nın Varşova kentinde son zamanlarda yapılan konferansının amacının da Siyonist rejimle ilişki kurmak olduğunu söylemişti.
Suriye cumhurbaşkanlığı danışmanı da bunun yeni bir konu olmadığını ve Arap Birliği’nin hiçbir değeri olmadığını belirtti.
Buseyna Şaban, ABD ve müttefiklerinin muhtelif isimler altındaki terör örgütlerine destek ve çözüm çabalarını sabote etmeye çalışmakla Suriye’de daha fazla yıkım ve kan için krizin süresini uzatmaya çalıştıklarını belirtti.
Moskova’da düzenlenen 8. Uluslararası Valdai Diyalog Konferansı kapsamında Rusya’da bulunan Suriyeli medya araçlarına demeç veren Şaban; konferansta Suriye’nin vizyonu ve sekiz yıldır Suriye’ye ilişkin yapılan medya hamlelerinde gerçeklerin ne derecede çarpıtıldığı konusunda bilgi aktardığını belirtti.
Şaban Valdai Konferansına bu yıl yüksek sayıda araştırma merkezleri, diplomat ve düşünürlerin katıldığına dikkat çekerken, dolayısıyla bu yıl farklı bir önem taşıdığını ifade etti.
Terör destekçisi devletler ve medya araçlarının Suriye ve halkına yönelik muhtelif yönlü bu savaşta gerçekleri ne derecede çarpıttıkları ve dünya kamuoyunu kandırdıklarının artık daha iyi bilindiğine vurgu yapan Şaban; Batılı birçok medya aracının Batı ve dünya genelinde güvenirliğini kaybettiğini ifade etti.
Şaban Ortadoğu’nun tanık olduğu savaşlar ve olayların temel nedenlerinin işgalci İsrail’in güvenliğini temin etme ve koruma planlarının yanı sıra petrol başta olmak üzere bölge halklarının zenginliklerini sömürmek olduğunu belirtti.
